“... 12 Eylül faşizminin yaşadığımız topraklarda bıraktığı izler hâlâ canlıdır. Gerek ‘80 öncesi diye tabir edilen ve faşizmin iktidara gelişini hazırlayan süreç, gerekse de ‘80 sonrası, egemenlerin, iktidarları tehlikeye girdiğinde ne denli acımasız ve kanlı saldırılara girişebildiklerinin örnekleriyle doludur. Mart ayı, bu bakımdan faşist terörün ve katliamların bolca yaşandığı, hafızamıza kazımamız gereken örneklerle dolu bir aydır. Bundan tam 54 sene önce 12 Mart’ta darbe yaparak yarı-askeri bir rejim altında devrimci hareketi boğmaya çalışanlar da, Kızıldere’de devrimcileri pusuya düşürüp katledenler de, 16 Mart’ta faşistleri okullarından atmaya kalkışan devrimci öğrencilerin üzerine kurşun ve bomba yağdıranlar da, Gazi Mahallesi’nde emekçilere kurşun sıkanlar da, Newrozlarda Kürt halkına kan kusturanlar da aynı geleneğin ve düzenin temsilcileridirler. Burjuvazinin geçmişte yaptıkları, gelecekte yapacaklarının da teminatıdır. Bu bakımdan yaşananları bir kez daha hatırlatmak ve ondan dersler çıkarmak boynumuzun borcudur. Bana göre, bizlerin bugün devletin ne olması gerektiğini, devletteki insanların görev ve sorumluluklarının ne şekilde netleştirileceğini, geniş halk kitlelerinin devlet üzerindeki otokontrolünün nasıl sağlanacağını, kapitalizm sonrası sistemin; kapitalizmin iyileştirilmesi mi yoksa radikal bir şekilde bertaraf edilip SSCB’nin yanlış uygulamalarından ders alarak yeni bir isim altında mı, yoksa insanları ürkütmeyecek bir yaklaşım mı olacak gibi temel konularda çalışmalar yapmamız gerekiyor...”
Kemal Karaman
“Yaşam çırpınışları içinde köyünden kopuş ve çarpık kentleşmenin yol açtığı sorunlarla boğuşan İstanbul’a izlerini taşıyarak bir adım atmanın öyküsüdür. Ne kadar zorluk ve kötülük yaşasa da kendini savunma ve ruhsal dinginlikle pes etmemenin öyküsüdür. Bu kitap, yaşama bağlılığın, mücadeleci ruhun ve umuda yolculuğun öyküsüdür. Yaşanmışlıkların tecrübelerin, acı ve sevinçlerin, işkencelerin, mahpusluğun ve davasına inanmış bir insanın öyküsüdür. Bu eser, baskı ve zulme inat 12 Mart ve 12 Eylül faşist darbelerine, devlet erkinin hukuksuz uygulamalarına, kapitalist sömürü düzenine karşı ‘Barış Demokrasi ve Halkların Kardeşliği’ için değişimin zorunluluğuna inanan ve dönüşümü gerçekleştirmek için mücadele eden evrensel dayanışmanın yılmaz savaşçılarından birinin öyküsüdür. Beni derinden sarsan bu öyküyü okumak ve Kemal yoldaşı tanımak bir ayrıcalıktı. Belki siz de merak edersiniz.”
Alaiddin Taş
